15 Mayıs 2014 Perşembe

İşitme ve Akıl Dini Bilmenin Esasıdır

İnsanları istikamete sokmak ve onların bir arada yaşamalarını temin etmek için bir sistem zaruridir. Bu sistemi yaymak için işitme temel esastır. Siyasi iktidarlar; işlerini yürütmek, insanları ortak bir idealde birleştirmek için işitme araçlarına başvururlar. Allah’ın kendisine peygamberlik verdiğini iddia eden zatlar da iddialarını duyurmak istemişlerdir.
Akıl sahibi kendi fiillerinin hikmet yolundan çıkmasını çirkin görür. Öyle ise aklı da içine alan âlemlerin hikmetsiz ve abes olarak yaratılması haydi haydi mümkün değildir. Dolaysıyla âlemin yaratılmasının bir sebebi vardır. Birbirine zıt olan unsurların terkibinden meydana gelen âlemin bir yaratılış gayesi olduğu açıktır.
İnsanlar, neyin iyi neyin kötü olduğu hususunda ihtilaf halindedir. Bazı insanlar, iyi ve kötü konusunda sadece vicdanlarına (insaniyet gibi kelimelerle) ve kendilerine gelen ilhamlara güvenmektedirler. Hâlbuki ne vicdan ne de ilham, ilim namına bir şey ifade eder. Esasen iyi kötü konusunda ihtilaf eden insanların çoğu da yine ilham ve vicdanlarına dayanmaktadır. Her biri kendisinin hak diğerinin batıl olduğunu iddia etmektedir. Bu durumda insanların arasını bulmak tabii ki mümkün değildir. İnsanları ikna etmek için akıl sahiplerini aciz bırakacak bir delil şarttır.  

Filozofların küçük âlem dedikleri insan, çeşitli tabiatlar da yaratılmıştır. Onların hepsinin muhtelif istekleri ve değişik hevaları mevcuttur. Hemen hepsinde karşı konulmaz şehvetler mevcuttur. İnsan disipline edilmemiş olsa ve kendi haline bırakılsa hükümdarlık, şeref ve izzet gibi tahriklerle birbirlerini yok ederlerdi. Bu yüzden insanların arasını uzlaştıracak, kalplerini ısındıracak, kavgalardan onları uzaklaştıracak bir temel esasın bulunması zorunludur. İnsanlar birçok şeye muhtaç olarak yaratılmıştır. Lakin ihtiyaçlarını temin hususunda cehaletleri, heva ve heveslerinin galebe çalma durumu her zaman mümkündür. İnsanların (huzurlu) yaşamaları ve hayatlarını idame ettirebilmeleri için (ve öldükten sonraki halleriyle ilgili) kendilerine yol gösterecek ve bu hususları öğretecek birisi lazımdır. Allah’ın bu gönderilen kişiye, delil vermesi muhakkak şarttır. Çünkü bizim onu bilmemiz bu delil ile mümkündür. Hakkı bilmekte Peygamber son sözü söyleyen kişidir. Allah, peygamberleri insanlar için başvurulacak itimatlı bir yer kılmıştır. Peygamberlerin getirdiği din ile insanlar, Allah’ı bilirler.     

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder