21 Mayıs 2014 Çarşamba

Allah’a “Şey” Lafzının İzafe Edilmesi Caizdir



Bazıları; “Siz Allah, şey’dir fakat eşya gibi değildir” dediniz ama niçin “Allah cisimdir, fakat cisimler gibi” demiyorsunuz” diyebilirler Ama “şey” dememize lazım kıldığımız sebebin cisimde bulunmadığını söylemek zorundayız. “Şey” kelimesi ile “cisim” kelimesi arasında fark mevcuttur.
Meselenin diğer yanı şudur: “Allah’a cisimdir ama diğer cisimler gibi değildir” diyen kimse ile bizim “Allah şeydir” sözümüz aynı değildir. Bir kere cismin ne olduğunu gördük. Cisim adı üzere yönler sahibi, üç boyutlu, hudutlu, parçalanabilir, değişebilir, sonradan olmadır. Burada Allah cisimdir ama diğer cisimler değil demek adeta Allah’ın üç boyutlu, hudutlu, parçalanabilir, değişebilir ve sonradan olduğunu ikrar ediyoruz daha sonra bu özelliklerle beraber Allah’ın gördüğümüz diğer cisimlerden ayırıyoruz. Bu ise olacak iş değildir Ama şey kelimesi; varlığı olan (var olan) her şey için kullanılır. Dolaysıyla Allah şeydir, ama eşya gibi değildir sözü doğru bir sözdür.  
Allah cisim değildir sözümüze “Allah’a cisimdir ama diğer cisimler gibi değildir” diye karşılık veren kimse bizimle tartışmıyor ancak bir hüküm koyuyor. Hâlbuki biz ilah icat etmeye muktedir değiliz ki bu kimseye karşılık verelim. Bu noktada “Allah’a cisim” ismini verdiniz ama şu ismi niye vermediniz diyecek kimselerde ortaya çıkacaktır. Bu itiraz da haksız bir itiraz değildir. Allahü Teâlâ (cc) bu gibi deyim ve tabirlerden yücedir, münezzehtir. Allah kendisinin bulunduğu şey ile vasfolunur.  
Bizim “Allah şeydir, fakat eşya gibi değildir” sözümüze itirazla “Allah cisimdir, fakat cisimler gibi değildir niye demiyorsunuz” diyenlerin kaçırdı nokta şurasıdır. Bu iki terkip birbirinden farklıdır. Birinde sadece Allah’ın varlığı ispatlanıp, O’nun dışındakiler dışlanırken diğerinde “cisimdir ama cisim” değildir gibi tenakuzlu bir cümle ortaya çıkmaktadır.
“Allah şeydir, fakat eşya gibi değildir” sözü Allah’ı eşyaya benzetmekten tenzihtir. Eşya iki nevidir. Birincisi; fiziki varlığı ile cisim diğeri ise cisimde bulunan arazlar (renk, koku gibi sıfatlar)dır. Bu iki unsurda da Allah’ı tenzih ediyoruz. Allah, hiçbir eşyaya benzemez. Ama “cisimdir ama cisim değildir” sözümüzde neyi inkâr ediyor veya neyi kabul ediyoruz belli değildir.
Bu noktada birileri “siz şey demekle en azından eşya ile Allah arasında isme dayanan bir benzerlik” iddiasında bulundunuz diyenler çıkabilir. Hâlbuki isimde benzerlik, birbirine benzemeyi icab ettirmez. Çünkü bazen isim manada eşitlemeyi reddetme yerine kullanılır. Mesela “Bu kişi, asrının teki kavminin yıldızıdır” denildiği gibi. Bu cümlede bu kişinin asrında onun gibi birisi olmadığını beyan içindir. İsim olarak o asırda yaşayan insanlar birbirine benzemekle beraber bu cümlemizle övdüğümüz insanı diğerlerinden ayırmaktayız. Bunun gibi “Küfür” ve “İslam” sözü sadece isimde benzerlik sağlar fakat mana itibarıyla birbirine zıttır.
Allah’a “şey” denilmesinin caiz olduğu konusunda nakli delil de vardır. Bu konuda Allahü Teâlâ (cc) şöyle buyurmaktadır: “O’nun benzeri olan hiçbir şey yoktur” (Şura Suresi: 11) Allah’a şey isnadı yapılmamı olsaydı, şey olma ismiyle eşyadaki şey’iyet kendisinden nefyolunmazdı (reddedilmezdi). Çünkü iyice incelendiğinde görürsün ki, Allah’ı mahlûkatta benzemekten tenzih etmek istediğimizde şey lafzına muhtacız. Bir ayette de şöyle buyrulur: “De ki: “Şahitlik yönünden hangi şey daha büyüktür?” De ki: “Allah, benimle sizin aranızda şahittir ve bana bu Kur'ân vahyolundu ki, onunla hem sizi, hem de sizden sonra kendisine ulaşan herkesi uyarayım. Allah'la beraber başka ilâhlar olduğuna siz gerçekten şahitlik eder misiniz?” De ki: “Ben buna şahitlik etmem. O, ancak ve ancak bir tek ilâhtır ve gerçekten ben, sizin ortak tuttuğunuz şeylerden uzağım” de.” (Enam Suresi: 19) Eğer “şey” isminin Allahü Teâlâ (cc)’ya söylenmesi mümkün olmamış olsaydı bu ayet-i kerime “şey”i içine alan kelimenin Allah’a izafe edilmesi mümkün olmazdı.   
“Şey” olma, örfte başka bir şey için değil, ancak ispat için verilen isimdir. “Şeysiz” sözü de kendisiyle küçümsemek kast edilmediği zaman da nefyetmenin ismi olur. Şeysiz; hareketsiz, değişimsiz gibi… Yalnız bu noktada “şey” kelimesini küçümseme anlamında kullanan ve kötü anlamları kalplerinde bulundurup kerih bir inanç içinde olanlar “şeyin” zatın dışında bir varlık olduğunu söylerler. Bu gibi durumlarda bu kelimeden kaçınmak ve şey kelimesinin aslını bilmeyenlerin sapmasına neden olmamak gerekir. Ancak şey kelimesi çok zaman bir zatı ispat etmek ve yüceliğini ifade etmek için kullanılır. Mesela bir hakikati reddetmek ve sabit olan bir şeyi reddetmek için “şey’sizdir” kelimesi kullanılır. Bununla birlikte cisimsizdir kelimesi ne övmek ne de yermek için kullanılır.
Görünen âlemde “şey” sözünden zatın mahiyeti anlaşılmadığı gibi “âlimdir, kadirdir” sözlerinden de şey’in zatı anlaşılmaz. Şey kelimesinden anlaşılan ancak varlıktır zatın mahiyeti değildir. Âlim kelimesinde de zatın sıfatını anlarız zatını değil. Ancak birisine cisim derseniz bununla boyutları olan, yönler sahibi olan varlık anlaşılacağından asla Allah’a cisimdir denilemez.  Kaldı ki; şey lafzı dediğimiz gibi Allah hakkında nassla sabittir ve bu hususa inanmak vacip (gerekli)dir.
Tevhid’e uzanan yolda başlangıç teşbih (benzetme) sonu tevhiddir. Böyle olması zaruretten kaynaklanır. Çünkü düşüncelerin idrak etmekten aciz kaldığı şeylerde kelimelerle bir yere kadar meseleleri ifade edebiliriz. Mesela ahiretin mükâfat ve azabının dünya lezzetleri ve azaplarıyla kıyas ederek anlayabiliyoruz. Allahü Teâlâ (cc)’yı da yaratmış olduğu varlıkların kendisine delaleti ile kavrayabiliyoruz. Bunun içindir ki; “âlim veya kadir” ve benzeri sıfatları Allah’a nispet ederiz. Bu kavramları kullanmamak hâşâ Allah’ın cahil veya iradesiz olduğu gibi bir sonuca bizi iter. Ama her halükarda kelimeler, yani âlim gibi bir kelime ilk başta zihinde diğer âlim insanlarla bir benzerliğe neden olur. İşte bu noktada “Allah âlimdir ama diğer âlimler gibi değildir” sözünü yardıma çağırırız ve bununla Allah’ı yaratılmışlara teşbih şüphesini ortadan kaldırırız. Dikkat edin Allah’a bir sıfat veriyoruz ve hemen ardından insanların Allah’ı diğer âlimlere benzetmekten sakınması için “Allah âlimdir ama diğer alimler gibi değildir” sözünü kullanmak zorunda kalıyoruz. Hâlbuki diyebilirsiniz ki; “teşbihten kaçınmak için Allah için âlim lafzını kullanmasak daha iyi olur.” Bu noktada Allah’a âlim denilmesinin nakli ve akli delillerle sabit olduğunu söylememiz lazımdır ve Allah’ın âlim olduğuna inanmak vaciptir Bu böyleyken yani âlim isminde bile zorunlu olarak O’nun başka âlimler gibi olmadığını söylemek zorunda isek Allah’ın kendisi hakkında kullanmadığı cisim kelimesini Allah için kullanmak gerçekten büyük bir cürettir (hadsizliktir).  
İnsanlardan birine Allah’ın “birliğinin” manası sorulduğunda şöyle cevap verdi:  “Bir kelimesi kendinden katlama özelliği olmayan bir bütündür, yine yarım kılma yani parçalanma ihtimali olmayan tamdır. Bütün ve tamın ötesinde bir şey yoktur. O, O’dur. O, öyle bir şeydir ki, O’ndan bahsetmekte dil aciz kalır, düşünmekten de fikirler. O’nu düşünen hayranlık içinde kalır.” Kim Allah’a kendi yanından veya düşünmesi sonucu bir isim izafe eder ve Allah’a cisim derse Allah’ı görünen alemdeki varlıklara ister istemez benzetir.     

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder