Bazıları; “Siz Allah, şey’dir fakat eşya gibi
değildir” dediniz ama niçin “Allah cisimdir, fakat cisimler gibi” demiyorsunuz”
diyebilirler Ama “şey” dememize lazım kıldığımız sebebin cisimde bulunmadığını
söylemek zorundayız. “Şey” kelimesi ile “cisim” kelimesi arasında fark
mevcuttur.
Meselenin diğer yanı şudur: “Allah’a cisimdir
ama diğer cisimler gibi değildir” diyen kimse ile bizim “Allah şeydir” sözümüz
aynı değildir. Bir kere cismin ne olduğunu gördük. Cisim adı üzere yönler
sahibi, üç boyutlu, hudutlu, parçalanabilir, değişebilir, sonradan olmadır.
Burada Allah cisimdir ama diğer cisimler değil demek adeta Allah’ın üç boyutlu,
hudutlu, parçalanabilir, değişebilir ve sonradan olduğunu ikrar ediyoruz daha
sonra bu özelliklerle beraber Allah’ın gördüğümüz diğer cisimlerden ayırıyoruz.
Bu ise olacak iş değildir Ama şey kelimesi; varlığı olan (var olan) her şey
için kullanılır. Dolaysıyla Allah şeydir, ama eşya gibi değildir sözü doğru bir
sözdür.
Allah cisim değildir sözümüze “Allah’a
cisimdir ama diğer cisimler gibi değildir” diye karşılık veren kimse bizimle
tartışmıyor ancak bir hüküm koyuyor. Hâlbuki biz ilah icat etmeye muktedir
değiliz ki bu kimseye karşılık verelim. Bu noktada “Allah’a cisim” ismini
verdiniz ama şu ismi niye vermediniz diyecek kimselerde ortaya çıkacaktır. Bu
itiraz da haksız bir itiraz değildir. Allahü Teâlâ (cc) bu gibi deyim ve
tabirlerden yücedir, münezzehtir. Allah kendisinin bulunduğu şey ile
vasfolunur.
Bizim “Allah şeydir, fakat eşya gibi değildir”
sözümüze itirazla “Allah cisimdir, fakat cisimler gibi değildir niye
demiyorsunuz” diyenlerin kaçırdı nokta şurasıdır. Bu iki terkip birbirinden
farklıdır. Birinde sadece Allah’ın varlığı ispatlanıp, O’nun dışındakiler
dışlanırken diğerinde “cisimdir ama cisim” değildir gibi tenakuzlu bir cümle
ortaya çıkmaktadır.
“Allah şeydir, fakat eşya gibi değildir” sözü
Allah’ı eşyaya benzetmekten tenzihtir. Eşya iki nevidir. Birincisi; fiziki
varlığı ile cisim diğeri ise cisimde bulunan arazlar (renk, koku gibi
sıfatlar)dır. Bu iki unsurda da Allah’ı tenzih ediyoruz. Allah, hiçbir eşyaya
benzemez. Ama “cisimdir ama cisim değildir” sözümüzde neyi inkâr ediyor veya
neyi kabul ediyoruz belli değildir.
Bu noktada birileri “siz şey demekle en azından
eşya ile Allah arasında isme dayanan bir benzerlik” iddiasında bulundunuz
diyenler çıkabilir. Hâlbuki isimde benzerlik, birbirine benzemeyi icab
ettirmez. Çünkü bazen isim manada eşitlemeyi reddetme yerine kullanılır. Mesela
“Bu kişi, asrının teki kavminin yıldızıdır” denildiği gibi. Bu cümlede bu
kişinin asrında onun gibi birisi olmadığını beyan içindir. İsim olarak o asırda
yaşayan insanlar birbirine benzemekle beraber bu cümlemizle övdüğümüz insanı
diğerlerinden ayırmaktayız. Bunun gibi “Küfür” ve “İslam” sözü sadece isimde
benzerlik sağlar fakat mana itibarıyla birbirine zıttır.
Allah’a “şey” denilmesinin caiz olduğu
konusunda nakli delil de vardır. Bu konuda Allahü Teâlâ (cc) şöyle
buyurmaktadır: “O’nun benzeri olan hiçbir şey yoktur” (Şura Suresi: 11) Allah’a
şey isnadı yapılmamı olsaydı, şey olma ismiyle eşyadaki şey’iyet kendisinden
nefyolunmazdı (reddedilmezdi). Çünkü iyice incelendiğinde görürsün ki, Allah’ı
mahlûkatta benzemekten tenzih etmek istediğimizde şey lafzına muhtacız. Bir
ayette de şöyle buyrulur: “De ki: “Şahitlik yönünden hangi şey daha büyüktür?” De ki: “Allah, benimle
sizin aranızda şahittir ve bana bu Kur'ân vahyolundu ki, onunla hem sizi, hem
de sizden sonra kendisine ulaşan herkesi uyarayım. Allah'la beraber başka
ilâhlar olduğuna siz gerçekten şahitlik eder misiniz?” De ki: “Ben buna
şahitlik etmem. O, ancak ve ancak bir tek ilâhtır ve gerçekten ben, sizin ortak
tuttuğunuz şeylerden uzağım” de.” (Enam Suresi: 19) Eğer “şey” isminin
Allahü Teâlâ (cc)’ya söylenmesi mümkün olmamış olsaydı bu ayet-i kerime “şey”i
içine alan kelimenin Allah’a izafe edilmesi mümkün olmazdı.
“Şey” olma, örfte başka bir şey için değil,
ancak ispat için verilen isimdir. “Şeysiz” sözü de kendisiyle küçümsemek kast
edilmediği zaman da nefyetmenin ismi olur. Şeysiz; hareketsiz, değişimsiz gibi…
Yalnız bu noktada “şey” kelimesini küçümseme anlamında kullanan ve kötü
anlamları kalplerinde bulundurup kerih bir inanç içinde olanlar “şeyin” zatın
dışında bir varlık olduğunu söylerler. Bu gibi durumlarda bu kelimeden kaçınmak
ve şey kelimesinin aslını bilmeyenlerin sapmasına neden olmamak gerekir. Ancak
şey kelimesi çok zaman bir zatı ispat etmek ve yüceliğini ifade etmek için kullanılır.
Mesela bir hakikati reddetmek ve sabit olan bir şeyi reddetmek için
“şey’sizdir” kelimesi kullanılır. Bununla birlikte cisimsizdir kelimesi ne
övmek ne de yermek için kullanılır.
Görünen âlemde “şey” sözünden zatın mahiyeti
anlaşılmadığı gibi “âlimdir, kadirdir” sözlerinden de şey’in zatı anlaşılmaz.
Şey kelimesinden anlaşılan ancak varlıktır zatın mahiyeti değildir. Âlim
kelimesinde de zatın sıfatını anlarız zatını değil. Ancak birisine cisim
derseniz bununla boyutları olan, yönler sahibi olan varlık anlaşılacağından
asla Allah’a cisimdir denilemez. Kaldı
ki; şey lafzı dediğimiz gibi Allah hakkında nassla sabittir ve bu hususa
inanmak vacip (gerekli)dir.
Tevhid’e uzanan yolda başlangıç teşbih
(benzetme) sonu tevhiddir. Böyle olması zaruretten kaynaklanır. Çünkü
düşüncelerin idrak etmekten aciz kaldığı şeylerde kelimelerle bir yere kadar
meseleleri ifade edebiliriz. Mesela ahiretin mükâfat ve azabının dünya
lezzetleri ve azaplarıyla kıyas ederek anlayabiliyoruz. Allahü Teâlâ (cc)’yı da
yaratmış olduğu varlıkların kendisine delaleti ile kavrayabiliyoruz. Bunun
içindir ki; “âlim veya kadir” ve benzeri sıfatları Allah’a nispet ederiz. Bu
kavramları kullanmamak hâşâ Allah’ın cahil veya iradesiz olduğu gibi bir sonuca
bizi iter. Ama her halükarda kelimeler, yani âlim gibi bir kelime ilk başta
zihinde diğer âlim insanlarla bir benzerliğe neden olur. İşte bu noktada “Allah
âlimdir ama diğer âlimler gibi değildir” sözünü yardıma çağırırız ve bununla
Allah’ı yaratılmışlara teşbih şüphesini ortadan kaldırırız. Dikkat edin Allah’a
bir sıfat veriyoruz ve hemen ardından insanların Allah’ı diğer âlimlere
benzetmekten sakınması için “Allah âlimdir ama diğer alimler gibi değildir”
sözünü kullanmak zorunda kalıyoruz. Hâlbuki diyebilirsiniz ki; “teşbihten
kaçınmak için Allah için âlim lafzını kullanmasak daha iyi olur.” Bu noktada
Allah’a âlim denilmesinin nakli ve akli delillerle sabit olduğunu söylememiz
lazımdır ve Allah’ın âlim olduğuna inanmak vaciptir Bu böyleyken yani âlim
isminde bile zorunlu olarak O’nun başka âlimler gibi olmadığını söylemek
zorunda isek Allah’ın kendisi hakkında kullanmadığı cisim kelimesini Allah için
kullanmak gerçekten büyük bir cürettir (hadsizliktir).
İnsanlardan birine Allah’ın “birliğinin” manası
sorulduğunda şöyle cevap verdi: “Bir kelimesi
kendinden katlama özelliği olmayan bir bütündür, yine yarım kılma yani parçalanma
ihtimali olmayan tamdır. Bütün ve tamın ötesinde bir şey yoktur. O, O’dur. O, öyle
bir şeydir ki, O’ndan bahsetmekte dil aciz kalır, düşünmekten de fikirler. O’nu
düşünen hayranlık içinde kalır.” Kim Allah’a kendi yanından veya düşünmesi sonucu
bir isim izafe eder ve Allah’a cisim derse Allah’ı görünen alemdeki varlıklara ister
istemez benzetir.